5.08.2018

takmışlar kafayı anne kız gemi turuna, kafamı ütülüyorlar. tabi ablam anneme her zaman destek annesi de pek memnun. tabi biliyor ki ablam annem kedisinden 1 isterse benden 3 ister kendine 1 yüklenirse bana 3 yüklenir. bu yüzden kafası rahat.
peki o bol merdivenli yokuşlu Yunan adalarını nasıl gezecekmiş??????????? tekerlekli sandalyeye oturacakmıışşş!!!
tabi ki ablam emin annesi yavrucuğuna kıyıp da sandalyeyi sen it demeyecek!! aman yavrusu yorulmasın aman yavrusunun beli falan ağrır sonraaaa!!!
nasılsa alıp başını önden gidebilir kocası yanında olsa daaaa olmasa da. annesi ona bizi bıraktın arkanı döndün gittin bizi unuttun diye sitem edip kızmayacak dırdır etmeyecek!!

e geçen gün mesela beraber bir yerlere gittik, karşıdan karşıya geçmek gerekiyor, ablam geçiverdi gitti arkasına bile bakmadan. ne yani bizi mi düşünecekti? ne yani annesini mi düşünecekti? ben böyle yürüyüp gitsem annemi bırakıp hem kötü bir insan düşüncesiz bir insan hemde kötü bencil nankör ve düşüncesiz bir evlat olurum ama ablama sitem bile edilmiyor!
zaten ablam anneciğine karşı o kadar yüzeysel bir ilgi gösteriyor ve anneciği ne bunun farkında ne umrunda ne görebiliyor ne de ilk göz ağrısının herhangi bir kötü tarafını görebiliyor ki- annesinin ağır yürüyebildiğinin, yavaş hareket edebildiğinin, uzun zaman ayakta dikilemediğinin farkında bile değil!!!
ne zaman ikisini başbaşa bırakıp kendi derdime dalsam ki annemi zaten azıcık gözümün önünden ayrılmış olsam başına saçma birşey gelir ablam varken de aynı çünkü o biricik benden daha iyi kalpli benden daha şevkatli benden daha düşünceli falan ablam hiiiiiç de anneciğine sahip çıkıp koluna girip dikkat falan etmiyor ki ikisi beraberken bile başına bişey gelmesin!
ve her türlü de ben sorumluyum her türlü ben suçluyum!
hani bir 'aile' gezisinde biraz ileriye gidip fotoğraf çekmeye daldım eniştemle diye annem dinlenmek için girmek istediği kafenin kapalı olduğunu anlamamış da kapısına toslayıp sekip yere düşmüştü ya ablam asla suçlu değil anneciğine yakın olmasına rağmen!!! ne koluna girmiş ne yanında durmuş ne dönüp bakmış ne dikkat etmiş aval aval gezinmiş ruhu bile duymamış annesi ne durumda. kırk yılın başı fotoğraf çektiğim için uzaklaşmakla ve bu yüzen annemizin düşmesine sebep olan benim!
sanki kendi prenses bir evlat bense bir bakıcıyım, köleyim.
benim birşey içmek için, tuvalete gitmek için, fotoğraf çekmek için 1 cm uzaklaşmaya hakkım bile yok!!!
senin annen değil mi girseydin koluna niye yalnız bıraktın dersem, e sen daha iyi bir evlatsın daha iyi bir insansın daha düşüncelisin niye bakmadın annen nerede falan dersen; yani kendilerine hem bencilliklerini hem düşüncesizliklerini hem de ayrımcılığı hatırlatırsan da sen kötüsün!!! hiç duymak istemezler gerçekleri. isterler ki ben ezik ve enayi olarak sürekli kndimi feda edip herşeyi yutayım hazmedeyim kendileri de gramla suçluluk duymadan keyif çatsınlar!!!

tabi ki düşünmesine ve endişe etmesine gerek yok. ne yani ablacığım mı yorulsun ablacığımın mı beli ağrısın ablacığımın mı fıtığı çıksın 66 kiloluk annemi bir de tekerlekli sandalyeyi ittirerek merdivenleri çıkarttırarak! ablacığımın mı asabı bozulsun tatile gitmiş dünyanın en güzel sahillerini falan görürken????????? ay ben ne kadar kötü kalpli ve bencil bir insanım böyle???? hep kendimi düşünüyorum ne var belim ağrısa sakatlansa fıtık çıksa! kimin umurunda? yeter ki annem memenun olsun ablam mutlu olsun!!! ne yani bir de boktan Nazlı'yı mı düşüneceğdik????????????

geçen baharda bir şey için bir ara Ankara'ya gittik ablamlara; büyük bir iyilik edip bilmem kimin konserine bilet almış hepimize. ama koltuksuz ayakta dinlenen bir konser! ben yapsam bunu annem bana hayatı zindan etmek için türlü kapris eleştiri suçlama yapar ama ablam yapınca ah onun düşünceli kızı!!! ee saatlerce nasıl ayakta dikilecek annem??? deyince de suratıma bön bön bakıyor. ne düşünmüş ne bir kere bile aklına gelmiş! haberi dahi yok annemin ayak diz ve bel sırt ağrıları yüzünden uzun süre ayakta kalamadığından ki!!!! milyon kere ben söylemişimdir milyon kere de annem şikayet etmiştir ama bir kulağından girmiş öbürüne bile ulaşmadan çıkıp gitmiş; ilk defa duyuyor böyle bir şeyi. utanmasa sen sırtına alırsın falan diyecek yani. dese zaten annem hazır!
gittik de konsere ben etrafta fellik fellik plastik sandalye aradım annem otursun diye! demiyor ki nazlı dolaştı  yoruldu onsan bundan sandalye rica etti: şikayet ediyor rahat değilmiş bu!!!
mesela kraliçe koltuğu gibi olsun ve ben kaldırıp hem sandalyeyi hem annemi sahneyi rahatça görmesini sağlayayım?????????????????????????????
evet ablam ablak ablak dikilip sahneye bakarken ben etrafta sandalye aradım ama ben değil de ablam çoooook düşünceli bir insan!!! madem öyle o arasın sandalye!!! hııı.

daha da avrupa turu yok efem gemiyle ada turu!!! nasılsa kendi alıp başını gidecek istediği gibi gezecek dolanacak; annem de ona bişey demeyecek: ben dersem de annem ablamı haklı bulacak?! bense annemin yanında hizmet edeceğim. zaten normalde yok su ister yok peçete yok yelpaze. hepsine de kusur bulur.
su ya çok ılıktır sidik gibi der. ya çok soğuktur bronşit olmasına sebep olacaktır!
peçete ister yok kuru mendil istemiştir yok ya da ıslak mendil istemiştir.
sürekli herşeyden şikayet eder: ya marmaris gibi muhteşem güzellikte bir ege şehrine gittik; tüm gezdiğimiz yerlerde şikayet etti durduydu!
yok çok sıcakmış yok esmiyormuş şunu isterim de bunu isterm, yok o değil istediğim bu. orası güzel değil oturmam burası pahalıdır girmem...... yok yerlerde çöp varmış da insanlar ter kokuyormuş da yok çok kalabalıkmış da sıkılmış da yok burası çok tenhaymış da korkmuş da yok burada bizi kesseler kimsenin ruhu duymazmış da şurası çok gürültülüymüş de......
hiç susmadı: her yaptığımız her karşılaştığımız şeyin ya da durumun tersini istedi aksini savundu sürekli kusur buldu! her zaman ki gibi ağzından bal damladı!!!
tonla insanın aşık olduğu güzel bir şehrin sadece kötü yanlarını görebiliyor ve o şom ağzından başka bir şey çıkmıyor; sürekli asık suratlı en azından kaşı çatık ağzı aşağıya bükük, memnuniyetsiz tatminsiz, etrafa da bunu olumsuzlukları saça saça dolaşmaktan büyük zevk alıyor aslında. herkesi kendiyle beraber dibe çekmek, hayattan zevk alamayan, hiçbirşeyden memnun mutlu olamayan bezmiş bıkmış insanlara çevirmek istiyor. tabi ki ablacığım hariç.
o alıp başını gidebilir dolaşabilir bizi düşünmesine dönüp bakmasına hiiiiiiiç gerek yok. ama ben annemi 5 dakika bırakıp işemeye bile gidemem!!! şimdi sırası mı çişin!!!??????? ne zaman sırası olacağına ne zaman işeyebileceğime annem karar verecek elbette!!
ben bir kukla ben bir köle!

mesela demez ki ben yoruldum şu kafede oturayım sen gez dolaş fotoğraf çek alacağını al ben beklerim burada.
bunun yerine gezmeni alışveriş yapmanı hatta yediğin dondurmadan keyif almanı engellemeye çalışmak daha zevkli.

bana bişeyleri zıkkım etmeye bayılır!

mesela zamanında bi canım kebap çekmiş kırk yılın başı!!! annem de dışarıda yemek yemekten ölümüne korkar!!! fobisi var resmen. anneme kalsa ablamların ya da teyzemlerin bizi götürdüğü restoranlarda bile onlara uyup yemek yemektense tost yiyecek!!!! sanki tost kirli olamaz!!! demiyor ki kızımın kırk yılın başı canı bişey çekti; hayır bunun yerine karşıma oturup surat asıp büzüştürüp lokmalarımı saya saya beni izlerken midem bulansın tiksineyim zıkkım olsun yediğim diye konuştu durdu!!! ama çok çok çok iyi bir insandır kendisi!!!
ha dyeceksiniz mikrop kapma diye öyle diyor seni düşündüğü için. hıı tabi tabi.
 beni düşünse biraz nefes almamı biraz rahatlamamı gezmemi kendimi mutlu etmemi istemez mi? beni düşünse günün her saati her durumda moralimi bozacak konuşmalar yapar mı?? beni düşünse aman kızımın beli ağrımasın benim gibi eklem ağrıları fıtıkları olmasın diye fiziksel aktivitelerde korumaz mı? ha??????? yok perdeleri sen asma yorulma Gülüzar asar, yok sen kimyasal soluma yardımcı yapar, yok sen beni tutma ağır gelirim kolun belin falan ağrır demez mi?????????????
beni o kadar düşünse defalarca yanımda sigara içme dememe rağmen fosur fosur içer mi???? günde 3 kere uyarsam pişkince 4. defa aynı şeyi yapar. ne türlü söylesen fayda etmiyor. sadece aşırı büyük tartışmalar kırıcı laflarla küstürürsem bir süre idare ediyor ama arsız olduğu için kısa sürede eski formuna dönüyor!! ya solumayyaım diye balkona kaçıyorum bir bakıyorum tepemde dikilmiş içiyor!! hele kışın: tüm evin içine dolana dolana içmiş yaymış! dağılmış daha iyi olmuş varsayıyor; yani her köşede sigara dumanı olsun!!!
o kadar da kötü kokmuyor diyor. sadece kokusu var sanıyor. hayatında ağzına sigara sürmemiş insanlar onun bunun yüzünden akciğer kanseri oluyor ama o kadar düşünceli o kadar hassas o kadar zeki fedakar merhametli bir insan ki bunu duymaya bile tahammülü yok!!!! çok gerçekçi olduğunu iddia eder ama işine gelmeyen gerçekleri asla duymak istemez.
nereden belliymiş ki kendi olmuş mu kanser de ben olayım o kadarcıktan? nereden belli sahi olmayacağım?????? kanser olma riskimi arttırıyorsun ama umrunda bile değil duymak istemiyor!
hem biz çok doğal beslendik çok doğal yaşadık diye geçmişiyle yaşadığı çağla övünüyor şimdiki nesil pis hava soluyormuş çok kimyasala radyasyona maruz kalıyormuş gıdalar çok yapaymışmış hepsi kanser olacakmış mış diye şişiniyor bilmişlik taslıyor hemde bunları söylerken de benim bulunduğum odada rahaaaaat rahat sigarasıı içip: madem bu kadar yapay şeye kimyasala radyasyona mecburen de olsa maruz kalan kızına yetmiyormış gibi bir de sigara dumanı solutmaktan hiiiiiiç de gocunmuyor!!!!
çok düşünür beni çok.
kırk yılın başı dondurma yiyecem karşıma geçip surat asar zıkkım etmek için türlü kapris türlü etrafa yorum olumsuzlk saçar!!

bir mağazada illa da bana nefret ettiğim tonda yeşil bir kıyafet aldırmak için uğraşır!!! iyiymiş ya işte bu yeşil babamı hatırlatıyor demişim!!!!! hatırlatırmış işteee!!!! duymuş aklında kalmış ama yarım yurum! babamın cenazesinde naaşına örttükleri örtünün yeşili! yani o tok yeşil bana babamın cenazesini hatırlatıyor. ne yapayım her an hatırlayıp üzüleyim mi??????????????? cenaze hatırlanmak istenen bir şey mi sürekli?????????

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder