2.12.2012

fast best friend - hızlı arkadaş tüketimi

Calgary Farmers' Market: Snow Angels, Rooster

dizilerle ilgili, burçlarla ilgili yazılarım yarım yamalak kaldı...

twitterda bile yazamadığım şu günlerde.. belki de ilham perisi kaçtı... yok yaa bak şimdi kendimle çelişeceğim benim ilham perim nasıl kaçar! kendisiynen aynı evde yaşamaktayız^^ o da başka konu..
ah şu üşengeçlik olmasa daha neler yazacağım da.... sanki çok az yazmışım, çok uzatmamışım hep kısa yazmışım gibi :)) hani gevezeler fazla konuşmadıklarını sanır, iddia ederler ya ^^

böyle düşünen tanıdıklarım oldu.

kendini geveze bulmuyor herhalde başkasını dinlemediği gibi kendi konuşmasını da dinlemiyor olacak bir 'arkadaş', dinlemesini de bilen ama çok konuşkan başka bir arkadaşı çok geveze bulup onunla aynı ortama girmek istemiyordu. kendi konuşamamaktan korkuyor olacak.. dünya kendi etrafında dönüyor sanır o... dünyadaki herkes onun için, bir gün bir işine yarar bir menfaati olur diye yaratılmışcasına bencil yaşar... adı da yaşar zaten... hani bazıları dost biriktirdim der ya ha belki haklılar. belki de değiller. işte bu arkadaş da menfaat için her yerde tanıdık biriktirir, önce kendini melek gibi gösterir bir şirinlik abidesi gibi. hatta ancak yüzey görebilecek kimi insanlar onu dünyada tanıdıkları enn şirin bir kişi olarak görür. hıı hele bir dar boğaza girin, hele bir başınız dertte olsun, moraliniz olmasın vs ara ki bulasın bu sahte şirinlik muskasını!! tanıştığımız arkadaş olduğumuz ilk zamanlar küçüktük. o bu kadar da bencil değildi ben de bu kadar iyi çözümleyemiyordum insanları olayları... niye arkadaş oldunuz o zaman diyecekseniz işte cevabı bu.

her yerde bir arkadaşı var. ona göre arkadaş ama esasında tanıdık. bir gün işi düşer diye. daha adını doğru hatırlayamadan karşısındakinin hemen telefonunu alır. karşısındaki şaşmışsa da zaten hani büyük bir kötülük beklenmez o kadar da değil ama sonuçta benciller kraliçesidir kendisi, verirler tabi numaralarını... bir gün bir şey istemek için.

onun da hobisi bu bir şey istemek. edinmek, satın almak, ne bileyim o gibi şeylerden çok başka birisinden istemeyi ve öyle edinmeyi sever birşeyi.. sanki istemek onun için para harcamanın verdiği haz gibi, ya da istediklerini başkalarına yaptırabiliyor mu bunun kendince sınanması. tabi çoğu istediğini yapıp yapıp artık fazla gelip yapmak istemeyince sen kötülükler kraliçesi olursun. hain olursun sen çünkü dünyaya onun istedikleri şeyleri yapmak için gönderilmişsindir dünyaya!
hani her insan bir amaç için gönderilmiş denir ya. kimi işiyle kimi eşiyle kimi ebeveyn olmasıyla tanımlar bunu. bir misyon gibi. yaşar'ın en iyi arkadaşları da ki özellikle en eski olanları onun her istediğini yapmakla yükümlüdürler. bu misyonla dünyaya gönderilmişlerdir yahu! ha yapmayınca neden diye sormaz. (daha küçükken bu kadar olmazdı, bu kadar da bencil değildi sanırım). o nedenini sormaz da sen anlatırsan da anlamak istemez, israr etmeye devam eder. kabul ettirene kadar... senin gitmek istemediğini bilmesi gereken yerlere sırf onun için gidip katlanmanı bekler. o senin için aynı şeyi hiiç yapmak istemez ama. hadi oldurdun sonra senin başına ağaçkakan gibi kakar. ben senin için buna şuna katlandım yaptım desen de nafile. onun kendi dünyasında başka hayat çünkü. bizler onun için herşeye katlanmalı, dırdır etmemeliyiz, karşılık beklememeliyiz ama onun karşılık vermesi, aynısını yapması gerekmez... al gülüm ver gülüm değil. ona göre al gülüm al gülüm...

 o dostluk biriktirdiğini zannediyor ya ciddi ciddi, dostluk ayaküstü hoşbeş etmek değil ama onun yüzeyselliği anlayamaz bunu... hayata birkaç milimlik bir derinlikten bakıyor çünkü...

bu sahte şirinlik muskasıyla ayaküstü sohbetten akşam beraber bir yerde eğlenmeye geçilirse işte en iyi arkadaş oldunuz!! hay allahım, gülsek mi kızsak mı... onu lise yıllarında gittiğim dershaneden tanırım, yani tee o kadar eski. küçükken o kadar bencil değil gibiydi yaş aldıkça, gözü açıldıkça herhalde işini bilir biri haline mi geldi. neredeyse benim kadar eski tanıdığı bir arkadaşıyla hepimiz beraber bir yere gidecektik birgün. bir yerde buluşacağız. o diğer arkadaşını da benim gibi tee 1997den falan tanıyor yani, neyse buluştuk üçümüz. sonra aramıza birinin katılacağını da öğrendik. iyiii.

neyse o arkadaşı da bize katıldı onu bize 'enn iyi arkadaşım' diye tanıttı. oysa bir aydır tanışıyorlardı. aslında bize en iyi arkadaş olarak tanıttığı kendinin çok daha açık göz menfaatçi bir versiyonu, bizim yaşar'ı pohpohlayarak bu hale getirmiş anlaşılan. gazı verdin mi alır şişer çünkü o... hani bunu da sonradan anladık bir kurstan arkadaşlarmış, kızın arabası yok biliyor musunuz amacı kursa rahat ulaşmak. yaşar'a vermiş gazı en iyi arkadaş vesilesiyle her kurs zamanı ohh rahat rahat yaşar'ın arabasıyla gitmişler. kurs bitince de ortadan kayboldu..
tabi bizle tanıştırdığı o gün bize 'en iyi arkadaşım' diye tanıtınca hem hafiften kızdık ama hem de komik ve saçma geldi. işte bu durum tam yaşar'lıktı çünkü. birbirimize bakıp gözgöze gelince bizi bir gülme aldı, sonra 'hani biz en iyi arkadaşındık !!' diye çıkıştık... kırdığı potu anlayınca ekledi 'yani son zamanlardaki ee şey kurstan en iyi arkadaşım' oldu. bu arada ben de kurstan arkadaşıyım, değer arkadaşı da oturdukları siteden.

işin komiği biraz da saçma ve trajik. çünkü bunlar yaşanırken çocuk yaşta değiliz, buluğ çağı bile değil ulan bize anca genç hanım falan denecek yaştayız. benle diğer en eski en iyi arkadaşı o zaman 30 yaşımızdaydık, yaşar ise 34 yaşındaydı!! yani artık olgun bir yaş herhalde di mi. kişilik mişilik oturmuş, iş güç kurulum ve ilerleme aşamasında koca koca genç yetişkinler. ama zaten yaşar hiç yaşının insanı olmadı, hala 13 yaşında gibi hareket eder... öyle mantıksız, öyle bencil... tabi kendine göre öyle değil, mantıklı ve kendine göre iyi.

neyse yani en iyi arkadaş kategorilere ayrılıyor demek! en eski en iyi arkadaş, siteden en iyi arkadaş, kurstan en iyi arkadaş, iş yerinden en iyi arkadaş vs.

hıı diceksiniz olabiliir. hani 40 tane en iyi arkadaşın olamaz ama bir kaç tane farklı ortamlardan iyi arkadaşların olabilir. hıı mümkün. sizin varsa gerçekten ama öyle fast best friend değil. e kıskanırım bak!!
neyse işte mesele bu değil. yaşar'ın bunu defalarca yapmış olması.. 97den sonra siz 30lara gelinceye kadar bu kadar mı oldu? hayır arada benzer vak'alar oldu. ama bu olay bir kırılma noktasıydı belki. ya da yaşar'ın şaştığı yılların bir dönüm noktası. nebiliim onun gibi birşey... işte öyle bir şey...

 hı belki arkadaş demeliyim, ama arkadaşlık daha paylaşımcı daha derin olmalıdır. gerçi günümüzde fast food fast fashion gibi fast friend durumu da var ya. hatta fast best friend.

hani hep gelip geçicilikten, hızlı akan hayattan bahsederler ya. şikayet ederler insanların yüzeyselliği, ilişkilerin yüzeyselliği, gelip geçiciliği...e doğru. bu duruma bu arkadaşım çok uyuyor. üstelik yeni nesil falan da değil resmen şairin dediği gibi yolu yarılamışken de metropol kent değil nispeten küçük bir kentte yaşarkende. hani sanmayın ki bencil insanlar, gelip geçici yüzeysel insanlar, dostluklar, ilişkiler sırf istanbul da yaşanıyor...

yüzeysellik temsilcilik açtı mersin'de canım!

bu en iyi arkadaş çelişkili durumu bir kaç kez daha yaşandı. yeni tanışıp hemen kaynaştığı biri hemen en iyi arkadaşı oldu. bizle de tanıştırdı. ha şimdi biz eskiden beri tanıyınca anlaşmazlıklar da, onu daha iyi tanıdığımız için davranışlarımız da farklı oluyor. demek ki sadece uzun ilişkiler, evlilikler değil arkadaşlıklar da kimi yerde sıkıcı olabiliyor. ama burada daha çok işine gelmemek. her istediğini yapmamam, sorgulamam, benzer 'fedakarlıklar' beklemem kabahata, sıkıcılığa dönüşüyor gözünde. yeni tanıştığı arkadaşlar birbirlerini iyi tanımadıkları için daha keşifsel ve eğlenceli geliyor olabilir. tabi karşı tarafında fazla beklentisizi, geçici ve yüzeysel arkadaşlığı da bir etken...

kaç defa sadece bir süredir başka yerlerden tanıdığı ve en iyi arkadaşı olduğunu sandığı kimseleri benle de diğer en eski en iyi arkadaşıyla tanıştırdı. arada bir işin tuhaflığını sezip bizi de en iyi arkadaş olarak tanıttığı oldu.

yeni en iyi arkadaşları geçip gitti. belki de onun istediği de buydu. bir zamanı eğlenceli biçimde paylaşıp sonra unutmak.. sanırsınız ki bu durum yeni yetmelere özgü. değil.

arkadaş farkında olmadan fast best friendliği keşfetmiş olabilir mi? sanmam . böyle insanlar daha vardır herhalde hele nüfusun 80 milyon olduğu konuşuluyorken...

var ya var unutmuşum. benzer versiyonlar gördüm. tam iyi arkadaş oldun derken, hani beraber vakit geçirirsin, başka arkadaşlarınla tanıştırıp grupça eğlenirsin. hatta birbirinin evine gidersin, yemeğini yapar yersin. hooop sonra kayıplara karışır. hani bir sorun da yoktur. sadece mesafe oluşur, bir iletişimsizlik. belki bir tarafta bir takım hazımsızlıklar.
Serena & Blair


bir tanıdığım var böyle kısa zamanda samimi olmuştuk güya, hatta annemin anneler gününü kutladı, hediye aldı (başkasının anneler gününü kutlamak da bana saçma geliyor da ya neyse..). güldük eğlendik tıkındık. eskilerden bahsettik biraz.
 (yazar burada eski erkek arkadaşlardan bahsetmektedir! ayy böyle deyince de eskiler koleksiyoncusu gibi bir anlam çıktı ama değil işte. çocuğum biz kızlar bir tane eski erkek arkadaş olayından bile ne sonuçlar çıkarırız oooff ^^ hatta başkalarınınkinden bile! bize konuşmak olsun! bir gülücük daha koyam da hafiflesin  :)) )
 neyse işte bir süre bir kopma oluverdi. nasıldıysa artık. anımsamıyorum. manyak gibi hergün araşıp görüşmüyordukta işte bir limit vardı sanki üç-dört gün konuşmazsak merak ediyorduk birbirimizi.
neyse ne iş olacağına varır. falan da.
 bu kadar samimi görünürken birden ani bir yabancılaşma. haa sen arayaydın belki bir derdi var kızın! mı dediniz. belki. ben de öyle düşünmüştüm. iyi niyetime zıçayım!

arada bir aradım sordum, görüşme talep ettim!! hay allahım kız telefonda bile tuhaf. o samimi neşeli kız gitmiş bir buz dolabı gelmiş. ne bilem ben de endişe ettim, başına bir şey mi geldi, kötü bir şey mi oldu, farkında olmadan tersine giden bir şey mi oldu.

yoo hiç biri değildi. yaa sapık gibi hepsini birden sormadım tabi ki.

sesten bile mesafe anlaşılıyor. arıyorum soruyorum bir soğukluk bir mesafe bir geçiştirme. derken derken ben de vazgeçtim. baktım hep ben arıyorum soruyorum. hani en azından nasılsın diye nezaketen aranmaz mı. valla ben ararım. mesela tee üniversiteden hatta liseden bir kaç arkadaşım var. başka yerdeler (ikisi yurdışında) ama eski samimiyetimize de güvenerek zaman zaman ararım, kah yılbaşı kah doğum günü. arar bir hal hatır sorarım. çoğu laf olsun diye değil cidden merak ediyorum nasıllar, nasıl gidiyor hayat. öyle sırf facebooktan güncellemelerini görmek yetmiyor. ki zaten hepsinin de yok. onlar seni arar mı? bazen ararlar. evden arayan olur hatta anneminde halini hatrını sorarlar...  olsun ne var ki bunda. yahu eski dost gibisi var mı. hayat daha kolayken, daha saf ve daha küçükken edindiğin iyi arkadaşlıkları bir daha bulmak zor ki. her şey menfaat üzerine kurulu çünkü. bana kalsa telefonda 5 dakika da yetmez, face de yetmez, bana kalsa mektuplaşalım (üşenmezsem tabi. var ya ben kalem kağıdı klavyeden çok severim be!!). :)) salağım azcık. '__^ annemin çook eski arkadaşlarıyla yine eskiden birbirlerine yazdıkları mektuplar hala durur bir köşede. yıllar içinde kopulmuş bile olsa da ne güzelmiş yaa...
bu kar geçici ve yüzeysel olmak zorunda mıyım? zorunda mıyam!!
....
ay ya aman kendimden bi tiskindim alın beni ne bilem oyuncak müzesi mi olur masumiyet mi koyun beni ora ha! zorunda mıyaam zorunda mıyam! (dilber ay öyle mi diyordu?)

haa anladım o ara bu arkadaşın sevgilisi yoktu. o boşluğu doldurmak için beni buldu. sevgili bulunca da uzaklaştı, çünkü ihtiyacı artık yoktu!! arada sırada karşılaşıyoruz hani sanırsın ortak bir arkadaşımız bir keresinde tanıştırmış da öyle bir mesafeyle merhabalaşıyoruz... komik. saçma geliyor bana.
..................................
best friends

okul yıllarında da böyle bir kaç kız tanıdım. sevgili ve gelecekteki eşlerini bulmaya o kadar odaklı olanlar vardı ki bir tane bile arkadaş edinemeden mezun olup gittiler! insan üniversiteden bir tane bile yakın arkadaş edinemez mi yaa.

öyle bi kız vardı evrim. daha ilk başlarda bile halinden belliydi kızlarla yüzeysel konuşup erkeklere odaklanırdı. zaten haftasına buldu. afferim. ayy be iyi etmiş. şimdiye evlenmiştir lan. biz etmedik te nooldu!! hay benim salaklığıma zıçayım!!
neyse kız şimdi erkek arkadaşıylayken hiç kimse ve hiç birşeyle ilgilenmez sırf ona odaklanır onunla ilgilenirdi. skeç gibiydiler. çocuk ilgiden mest tabi. ama erkek arkadaşı yanında değilken ya da küsken, zırt pırt küserlerdi, ohoo bizimle sohbet, muhabbet sanki çok yakın arkadaşız. ama barışmaya görsün biz yokuz. ya da daha ortama gelmemiş çocuk bizle sohbette birden geldi diyelim anında ona döner bize anlattığı şeyi bile unutur bırakırdı. çok kez oldu bu. çocukla iki seneden fazla çıktılar durum buydu. hoş görürdük bizde aman olsundu. ne güzel hem sevgili hem iyi arkadaşlardı. da kız arkadaşla sohbet başka olur herhalde. ama bizimkisi çocukla herşeyi konuşur beraber alışveriş yaparlardı bile.

bu kadar belli etme bari yaa. tabi beraber zaman geçirmek için dersten kaçar ama sonra ders notu lazım olunca birden en iyi arkadaşı oluverirdik birimizden birimiz. kim çalışkansa tabi!! ders notunu alır almaz unutur sevgilisine koşar, fotokopiyi çektirdikten sonra elinin ucuyla sana geri verir. hani seni hiç tanımazmış gibi soğuk. onun için menfaatçiliğini bu kadar belli etme bari yazdım. bozulmazdık bu duruma olduğu gibi kabul etmiştik, gülerdik.
ani değişimler olabilirdi hayatımızda. beş dakika içinde en iyi arkadaş gibi sohbet, sevgilisi gelince yabancı, bozuşup azcık ayrı düşünce gene en iyi arkadaş, sonra gene yabancı olabilirsiniz!! o kadar yetenekliydi kendisi!!
fakat bu hali kesin ayrılıkla son buldu. aaaaa... gene birimizden birimiz en iyi sınıf arkadaşı oluverirdik kime denk gelirse.
ama çocuk onun gibi değildi ki! gene evrim azıcık da olsa bizi yedeklemişti. ama çocuk bunu düşünememiş, epey yalnızlık, zorluk çekti. sanki 1. sınıfa yeni başlıyormuşuz gibi yeniden arkadaş edinmek zorunda kaldı. bizim çocuklar onu bir dışladı. kendileri grup olmuştu zaten. basket grubu, futbol grubu. sevgilisizler grubu... hemen kız arkadaş bulup onlarla arkadaşlık etmeyince bir hain gözüyle baktılar, dışladılar, yabancı gördüler. ama muhabbet cimboma dönünce kısa sürede kaynaştılar.   evrim ise benle ya da başka kızlarla en iyi arkadaşlık ederken bir yandan da başka sevgili bulmakla uğraştı. başarınca da bizi gene unuttu. eski düzene geri döndük daha doğrusu!!! şimdi hatırlayınca düşününce daha iyi görüyorum. benzerleriyle tanışınca da kategorize edebiliyorum.
neydi adı bir kız daha vardı öyle erkek arkadaşları arası en iyi kız arkadaş olurdunuz, bulur, sonra unuturdu. hani bir de sizinle en iyi arkadaşlık döneminde oldukça samimidir, herşeyi paylaşır, derdi de neşeyi de, ders notunu da. inanırsın harbiden kankasın (o zaman varmıydı bu laf). aa birden buz gibi bir duvar gelir önüne toslarsın çünkü yeni sevgili bulmuştur.

hani gene yeni sevgili yapınca seni unutanlar bir nebze iyi bir de kıskananlar var ya! neredeyse çocuğun etrafına hendek kazıp dikenli tel örecek. belki senin de arkadaşındır o. yook dayanamaz sana kinlenir pis bakar çocukla kavga eder arada 'ben ne yaptım yaa??' sesleri duyulur gariban çocuktan. yavrum sen ele geçtin artık bizle konuşma yoksa bizim eski en iyi arkadaşımız senin yeni sevgilin olan kız hepimizi parçalar haaa! yaklaşşşma!

daha örnek bulurum da yazarken işe yaramayan bir kaç parmağım kıvrık durmaktan ağrıdı... başka bir mesele vardı onu yazarım sonra...

iyi pazarlar herkese...

(sanırsın milyonlar okuyo kıza bak hemen havaya girdi! binlerce takipçisi olan twitter fenomeni misin sen!! hıı reklam teklifleri mi geliyo?? hafta sonu ekinde köşen mi oldu? kitabın mı çıkcak?? bu ne hava!? okuyucusuna hitap ediyo birde gıcık!! hhhıııhhh kendini ne sanıyosa artık!!)

pardon gıcık bir iç sesim var da... hhıııh derken lütfen ağzını burnunu büzerek göz deviren birini düşünün! :))

(gıcıksın. ben doğruları söylüyorum sana. herkese iyi pazarmışmış! seni okuyunca iyi olmayacak! hoş pek de okuyan yok. twitterda takipçin bile yok! accık parana kıy da git kendin satın al bari!!)


ha bir de öyle diziler, filmlerdeki gibi 4-5 kişi hele ki dişi, en iyi arkadaşlar olmuyor. biriyle başka bir yakınlık biriyle başka. bir başkasıyla bir mesafe... 4 iyi arkadaş, hangi birinin eski sevgilisini dinliycen ki?? bırak 4 kişiyi 2 kişinin bile birbirni anlaması, anlaşması bu kadar zorken... bilmem benim olmadı. siz beni kriter almayın tabi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder