yine tüm günüm planlanmış. her seferinde tepki göstersem neye yarar? anlayan mı var?
işimin olmaması, derse falan gitmemem, elinin altında olmam o kadar hoşuna gidiyor ki.
ne bu kızın çevresi kalmadı, ne bu kızın sosyal hayatı kalmadı diyor. gayet memnun!
oh elinin altında, istediği zaman temizlik yapar, istediği zaman bir yerlere gider. bu kıza sormaya gerek yok işin var mı,
planın var mı diye. e yok çünkü. zaten olmasın da kukla gibi sürükleyeyim. ama çok sessiz kalırsa, boyun eğerse de
sümsük olma diye azarlayabilirim, ohoo sen böyle olursan kaynanan sana neler eder, aahh ah nazlı ben olmasam ne yapacaksın,
sen kaynanaya nasıl dayanacaksın? diyebilirsin. ama yok herşeye de itiraz eder, şikayet eder, iştirak etmezse de
kötü huylu olmakla, uyumsuz olmakla, annesini yalnız bırakmakla suçlayabilirsin.
oh ne güzel her türlü deşarj için elinin altında nazlı!! hazır ve nazır, asla beğenilmemeye, yeterli bulunmamaya,
yaranamamaya razı ve hazır evde bekliyor!!
nazlı evi temizle, sıkıldıysan migrosa git, marketegidip gelmek bana yetiyor!
nazlıya yaşlı, emekli hanım muamelesi de yapılabilir. nasılsa evde, hazırda bekliyor. dışarı çıkmasın hiç. evde börek yiyip
otursun. öyle kendiyle de uğraşmasına gerek yok. ha g.tü çok büyürse de eleştirebilirsin, yaşını yüzüne vurup, yaşının
geçmeye, yaşlanmaya başladığını hatırlatabilir, kafasına kakabilirsin...
nazlı
kendi hayatı ve planları olmayan bir kukla!
temizlik yaptırır beğenmezsin, temizlikçi kadına bile daha iyi davranman gerekir, belalı bir kocası olabilir. ama nazlı öyle mi,
nasılsa elinin altında ve yabancı değil. ona acımana gerek yok! yorulsa kim takar!! aman abartıyordur dersin!
yemek yap biraz sende, öğren, ilerde ne yapacaksın dersin.
sonra yaparken tepesine dikilip eleştirmek, beğenmemek için bir fırsat işte!!!
böylece nazlıya hayat dersi verirsin, herkes seni eleştirecek, beğenmeyecek ve sevmeyecek, hele hiç acımayacak!!!
ama nazlı sen nasıl bilmem napacaksın, aman nazlı hiç olmamış...
zaten nazlı nasılsa çantada keklik, evde hazırda duruyor, yok bi de eğleyecektin!!!
.....................
sabah kalkar kalkmaz; bugün yapacaklarımız sıralanıyor.
benim planım, istediğim ne olsun ki? ben kimim ki?
nasılsa evli değilim, işim de yok, ee zaten evli olsam kocamın, çalışsam işimin kölesiyim...
hergün kitap okumamam ve ya ders çalışmamam için adeta özel bir çaba sarfediyor annem.
kpss falan çalışacam desem, burun kıvırıp küçümsüyor efendim.
amaaan bugün de çalışmayıvereyimmiş!!
yalnız gene şöyle bir ikilem var buna ben kendim karar veremiyorum!!
o gün ders çalışmayıp, yürüyüş yapmak, bir arkadaşımla buluşmak istiyorsam kpss çalışması elde bir koz!!
kaşlar kaldırılıp, yüze buruşuk ve bir haine bakar gibi bi ifade yerleştirilip bugün ders çalışmayacak mısın? sen sınavı
nasıl geçeceksin böyle bilmem ki kafana estiğince çalışmayarak nazlı?? gibi eleştirel nutuklar atmak için işşte bir fırsat!!
her cümlenin sonuna nazlı ekleyerek daha dramatik hale getirmenin de bir fırsatı!!
ç
ben istediğim zama ne yapacağıma karar veremememliyim, ama öyle çok kararsız falan olursam eziklik ve zavallılılıkla falan suçlanmak
için ooohh bir fırsat doğar!!
zaman zaman 34 yaşına, yolun yarısına gelmekle suçlanan da aynı kişi, kendi kendine gününü tayin etme hakkına sahip
olmayan da aynı kişi!!!
ben istediğim zaman mola verince derslerini ihmal eden, düşüncesiz, hayırsız ve sorumsuz insanım!!
ama annem bugün de çalışmayıver!! deme hakkına sahip ve ne beni engellemiş olur, ne haksızlık olur vs.
______________-
öğlen bilmem nerede, mezitli'de bilmem kimin evine gidecekmişiz!!
böyle zamanlarda beni bir kukla, bir babri bebek gibi görmek ister.
normal zamanda bir eyeliner çekmeme karışan, abartılı bulan, gereksiz süs olarak gören, ona kalsa saçını taramadan,
eşofmanla, sütyensiz ve bezmiş biri gibi dolaşan biri olacakken, iş kendi arkadaşlarına gövde gösterisi yapmaya gelince
birden u dönüşü yapmaya da hakkı olan kişidir!!
yalnız o ben değilimdir annemdir!!
gelmek isteyip istememem, bir işimin olup olmamasının bir önemi yoktur.
-sen gün sevmezsin ki! dedim.
sevmemek ne demek neffret eder. ama aslında o davet edilmediği günler midir, başkasının günleri midir, nedir?
+olsun bazen gitmek lazım.
-iyi git.
+sen gelmeyecek gibi konuşuyorsun!
-gelmeyeceğim zaten.
normalde beni hiç beğenmeyen, herşeyime bir kusur bulan, hatta kusuruma bile kusur bulan annem, böyle ortamlara benimle
övünmeye götürmek ister.
bak ne kadar hanım kızım var, baak ne hanım giyinmiş, bakk ne kadar söz dinler, bak ne kadar hamarat, bak ne kadar iyi
yetiştirdim! gösterisi....
ben normalde bir kpssyi geçip atanamamış, başarısız, tembel ve becerizsiz, üstelik bazen aşırı asi bazen pısırık,
sürekli yönetilmesi ve eleştirilmesi, beğenilmemesi gereken, yaşlı bir kızım.
ama böyle ortamlarda, talihsizlik ve hükümet yüzünden atanamamış, okulda çok başarılı, öğrencilerinin bayıldığı, hanım hanımcık,
çok iyi yemek yapan süper bir kıza dönüşürüm!!
tabi bir de evlenemeyen!
ama bu normalde benim kabahatim, beceriksizliğim, biraz daha kriterlerimi düşürüp, idare edip, endimi zorlasam, ama annemin baskısı samayayım,
elimdekiyle yetinmeyi bilsem, evlenebilecek biriyim.
ama bu ortamda işte çok üstün meziyetleri olduğu için haklı olarak karşısındakinden beklentilerinin yüksek olması normal olan,
bana kimseler yakışmadığı, bana yetişemediği için evlenemeyen biriyim. talihsizlik işte aynı ayarda biriyle karşılamamışım!!
_________-
+ben nasıl gideceğim?
-niye kendin gidemeyesin anne?
normalde benden daha akıllı, unutka olmayan hafızası güçlü ve yön duygusu olan biri olduğunu iddia eder!
gerçi defalarca gittiğimiz yerlerden bile çıkarken, dönmek için gerekenin tersi istikamete gitmeye çalışır ve oradan gidilmesi gerektiğini,
iddia eder. kendisi öyle bilmektedir ama... hayır anne oradan uzun yol ama çok yürünür.... ama ben böyle biliyorum nazlı diyebilir.
ya da daha beteri nazlı unutkandır, nazlı yürüyemediği için , yorulduğu için uzun yol tercih edilmemiştir. başkasına da böyle dediği olabilir,
nazlı o kadar yürüyemez!! yürürüm anne. yok canım sen alışık değilsin yorulursun!! birden benimle başkasının yaında övünen kişi
gidip yerne beni yaşlı, nanemolla, yürüyemeyen, hasta biri olarak tanıtan biri de gelebilir.
ya da bazen biryere gitmemek, katılmamak için bahane gösterilen, ve ben engelliyormuşum gibi gösterilen biri de olabilirim!
nazlı gelemez der ben bahane. niye nazlı gelecekki der karşı taraf, anlamaz.
beni bahane olarak kullanır, kendi gitmek istemediğini ve ya benzerini söylemek yerine.
nazlı ders çalışacak, gelemem. e o çalışsıııın!
nazlıyı yalnız bırakamam der. zavallı nazlı yalnız kalamaz ki, korkar!!
bırak kız ders çalışsın derler. yok bırakamazmış yemeğini verecekmiş. sen hazır et o alır yer derler. yok nazlı koyamazmış yemeğini!!
ha daha küçükken bana ders çalıştırmak da istedi de ben tez elden vazgeçirttim...delirmeye niyetim yok! ablam beni çalıştıracak diyerek!
+of ben de gitmem o zaman!
sen gitmezsen ben de gitmem kaprisi başladı.. yalnız gitmek istemiyorum, yolu bilmiyorum demek istemiyor. onun yerine ben kötü olacağım yani.
annesini engelleyen hain evlat!!
-niye, sen git.
ha bu arada annem kendine uygun arkadaşın var olmadığını, varsa da tek tük olduğunu ve belki hatta mersin'de olmadığını iddia ediyor.
o kadar ilerdeymiş ki....
ha şu var arada bir görüştüğü arkadaşları da en az annem kadar klasik Türk emekli hanımıdır ama meseela hiç kitap okumazlar,
bu konuda konuşabilmelerine imkan yok. ondan bahsediyor!
tabi kitapları ben alırım, önce annem okur ve tutamaz bana anlatır, spoiler alert boşuna!!
+napacam ben tek başıma?
-annecim senin arkadaşın, senin akranın, ben esas ne yapacağım?
hele bir yumuşak yüzüne gelsin de git, evin hizmetkarı sen olursun. nazlı kak yardım et! bu yaşta dolanıp durmasın ev sahibi diye
ben garson olacağım. oraya hizmete götürülmüş, potansiyel gelin rolü ayrıca!!
+ben gitmek istiyorsum, melike'yi ne zamadır görmedim.
-e git işte!
+sen gelmezsen gitmem.
-gelmem.
+nazlı!!!
ne kötü bir evladım!! annem için yüz bininci defa işkencelere katlanmalıyım. yaşlı teyzelerimin eski, karamsar anıları, kocalarından şikayetleri,
bazen abartılı gülmeleri, ağlamaları, oğullarını övmeleri, gel,inlerini bazen yermeli bazen kıskandırmak için övmeleri;
kızlarını yere göğe sığdıramamaları, evlilik sohbetleri, eskiden diye başlayan cümleler, çok çekmişler eskiden bzim nesil hiç çekmiyormuş artık!!
bir süre sonra yarışa dönüşen evlat övünmeleri, torunlarının hikayeleri, doğum anıları, torunları bebekse bakım konuşmaları,
okul çağındaysa uzuun uzun ders ve puan konuşmaları.....daha sonra hazırda bulunan ve nispeten genç olanları sorgulama, heleki
bekarsa..... öyle yerlerden de sorar, zayıf noktanı, kırgınlığını bulurlar ki, karşılarında ağlasan zevkten ölecekler,
fikir almak istemişsin gibi akıl vermeye kalkar, oradan gene biz eskiden'e bağlarlar. onlar neler çekmiş neler...
bari siz çekmeyin aman iyi de demezler pek... çek aynı onlar gibi çek!!!....... bu kadarı geldi aklıma...
-baraber gidelim, ben sahilde yürüyüş yaparım.
annemde bir umut!!! kapıda birileriyle karşılaşırsak, benim vicdan terbiye vs duygularımla oynayıp, içeri tıkar maymun ederler!!!
yoook yemezler!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder